3 Günlük İsviçre Seyahati
Merhaba Sevgili Okuyucu;
Kısa bir seyahat planınız varsa çok yük bindirmeden, daha sakin ve rahat hareket edebileceğiniz bir program yapmakta fayda var. Her yeri görelim diye koşturup durmaktan yorulmuş bir şekilde dönmektense az yer görüp tadını çıkarmış ve dinlenerek eve gitmek daha iyi gelecektir. Biz de Zürih için Airbnb’den bir gecelik yer ayarladık ve yine gelişecek olaylara göre hareket etmeye karar verdik. Iyi ki de öyle yapmışız, şansımız çok yaver gitti ve tadı damağımda kalan minik ama lezzetli bir çilek gibi bir seyahat oldu.
Ev sahibimiz Nicola bizi havaalanında karşıladı ve eve nasıl gideceğimizi anlattı. Zürih’te trenle ulaşım çok pratik, kolay ve rahat fakat her şey gibi oldukça pahalı. Bu yüzden sadece bir tren bileti alıp, eve varmak için geri kalan yolu yürüyerek gittik. Her ülkeye gitmeden önce şehrin haritasını önceden indirip yaptığımız araştırmaya göre, gideceğimiz yerleri haritaya işaretliyoruz. Zürih’te işaretlediğimiz yerlere çok zorlanmadan yürüyerek ulaşabildik. Akşama doğru beklediğimiz yağmurdan nasibimizi aldık fakat Zürih Gölü’nün yanında yürürken oldukça keyifli oldu. Zaten şansımıza bu seyehatimizin ilk ve son yağmuruydu.
Gittiğim ülkelerin marketlerinden alış veriş yapmayı, değişik mutfaklarda yemek pişirmeyi çok severim. Böylece doyurucu ve sağlıklı bir kahvaltı hazırladım.
Nicola’nın evi
Nicola’nın evinde hazırladığım kahvaltı
Zürih Gölü
İkinci gün yine geldiğimiz tren istasyonuna yürüyerek gittik ve şehrin dışında küçük bir kasabaya doğru 20 dakikalık bir tren yolculuğu ile vardık. Zug; göl kıyısında keyifli ve sakin bir yerleşim yeri. Kuğular, ördeklerle beraber güneşlendikten sonra tekrar trene atlayıp 15 dakikalık bir yolculuk daha yaptık ve son iki gece konaklayacağımız Luzern’e vardık.
Zug
Zug
Airbnb ile konaklamak benim hep ilk tercihim olmuştur. Fakat Zürih’te karşımıza çıkan bir kaç zayıf seçenek Luzern’de iyice azaldı ve tek iyi alternatiften de olumlu yanıt alamayınca Booking.com’dan otellere baktık. Bir otel odasına sıkışma düşüncesi bana pek iyi gelmese de Sonnmatt Luzern diğer otellerden farklı bir havadaydı. Merkeze uzaktı böylece hemen yanındaki ormanlık alandan yararlanabilirdik, ayrıca tren istasyonundan kalkan ücretsiz bir servisi de vardı ve bu otel, o güne özel neredeyse yarı fiyatına düşmüştü. Böylece hayatımın en unutulmaz otel deneyimlerinden biri oldu.
Otel’den
Otelin üst tarfındaki ormanlık alan spor ve yoga yapmak için harika bir yer
Otelin kahvaltısı
Pilatus dağı hakkında çok şey duymuştuk ve ikinci günümüzü bu İsviçre dağında geçirmeye karar verdik. Yine trenle kısa bir yolculuk yapıp 2.132 metre yüksekliğindeki dağa vardık ve fünikülerle dünyanın en dik eğimle giden dişli treniyle zirveye kadar nefes kesen manzara eşliğinde yolculuk yaptık. Eğim zaman zaman %48’i buluyordu.
Fünükülerle çıkarken
Zirve
Yukarı çıkınca İsviçre’nin milli müzik aleti Horn çalan bir gruptan gelen melodiler eşliğinde o an orada olmanın tadını çıkardık. Güneşin oldukça cömert davranması, pastanın üzerine serpilen renk renk şekerler gibi bizi neşelendirdi..
Dönüşte uçuyormuş hissi veren teleferikle devasa ağaçların arasından kayarak döndük. Otobüsle tren istasyonuna gittik ve tekrar otelimize vardık. Ormanın içindeki yürüyüş yollarında son günümüzü hatıralarımıza kazıdık. Luzern’den direk trenle havaalanına bir saatte vardık.
Ormanda piknik yaptık
Sevgili okuyucu, hayat yolunda istediğin şehirleri, gölleri ve nehirleri yaptığın tercihlerle belirliyorsun. Seçimlerine uygun insanlar, renkler ve diğer çiçeklerle karşılaşıyorsun. Karşına çıkanları açık yüreklilik ve farkındalıkla kabullenmen ve içinde renk renk çiçekler açan seçimler yapman dileklerimle.. Sevgiyle, sağlıkla..
Bir cevap yazın