Hülya Kadın’a İthafen

Olmamış gibi yapamadığım, yüreğimde taşıdığım ne varsa ceplerimden çıkardığım köşeme ilk yazım hayatın ezip geçtiği kadın; Hülya..

Hülya Kadın’ın adı bir haberde geçiyordu. Muhtemelen bir çok kişi hakkında hiç bir şey duymadı, duymayacak. Hülya, bir otel odasında yaşamaya çalışan, söylenen doğruysa, bir hayat kadınıydı.

Küçük bir bebeği de vardı.

Üç koca adam, Hülya Kadın’ı bir dağın başında, işkence ederek öldürdü ve beraber olmak için verdikleri 40 lirayı da gaspettiler. Kimse duymadı sesini, çığlığını.. Geriye zaten babasız olan küçük bir bebek, kimsesiz kaldı.

40 liraya iki kahve ve yanına iki çikolatalı pasta alabilirdin, oysa aynı anlarda başka bir yerde, 40 lira bir kadının hayatını aldı..

Köşeme geldim ben de, Hülya’nın adını kazımak istedim bu ekrana. Bir kaç kadın ve adam toplanalım ve arkasından dua edelim, analım, onu düşünelim istedim. Hiç var olmamış gibi gitmesin, kimsesiz gibi, arkasından hiç göz yaşı dökülmeden gitmesin istedim.

Biraz ağladım kendi adıma. Acaba Hülya dağın başında çığlık atarken, ben ne yapıyordum? Bulaşık mı yıkıyordum, kahve mi içiyordum, akşam üstü işten çıkmıştım ve çok yoruldum mu diyordum? O sırada ne yapıyordum?

Ve düşündüm, bir gün, ben bir bankta otururken Hülya yanıma gelip otursaydı ve bir şey sorsaydı, gözlerinin içine bakıp gülümser miydim?  Görmezden mi gelirdim? Kalkar gider miydim? Kalır ve çocuğunu sever miydim? Ya sen?

Onun yaşadıklarını yaşamadan onu nasıl anlayabiliriz ki..

thumbnail_img_7178

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir