Bu Yazıyı Okuyanın Camına Çakıl Taşı Atıyorum – Gün 12

Merhaba Sevgili Okuyucu;

İçinde yaşadığımız düzenin nasıl da mükemmel bir sistem içinde çalıştığını unutabilecek bir zihin yapısına sahibiz. Oysa, dünyanın diğer ucunda kayalıklarda gezinen böceğin ayak izleriyle bile bağlantılı, bulutlarin ilerleme hızıyla orantılı ilerliyoruz. Gözlerimizi kapatsak yeryüzündeki tüm çakıl taşlarını hissedebilir, tüm çiçekleri koklayabiliriz. Şuna emin olabilirsin ki; her bir varlık ile  iletişimde ve etkileşimdeyiz.

Norveç

Ve sen bu akıl almaz bir şekilde çalışan sistem içinde, hala sana haksızlık yapıldığını, başına haketmediklerinin geldiğini, gereken ilgiyi görmediğini, yeterince güzel ve fit olmadığını, başarısız hatta yetersiz olduğunu düşünüyorsun ya.. İşte burada birbirimize çok benziyoruz, sevgili okuyucu..

Bugün yazımda kelimelerden rakamlara tuşlayarak seni arıyorum. Hiç sevmem telefonda konuşmayı, kısa keseceğim. Alt paragrafta buluşup, satırlarda yan yana oturmak istiyorum seninle. Müsaitsen bekliyorum, çok vaktim yok. Bulutlar tam böceğin üzerine geldiğinde, çakıl taşlarını çaldırınca.

Geç kalma..

Gel, otur şöyle, kırmızı balıkların, nehirlerin ve okyanusların, dans eden yunusların, dünyanın öbür ucundaki muhteşem koyların ve küçük, yemyeşil köylerin kurulduğu toprakların yanına..

Norveç

Dinliyor musun?

Sen ve ben; tüm yetersizliklerimiz, sevgisizliklerimiz, yaşadığımız haksızlıklar ve başarısızlıklarımızla bulunduğumuz yerdeki puzzle’ı tamamlamak için düzenlendik. Bize yapılanlar sadece bizi biz yapmak ve alma verme işini, dünyadaki tüm eşitliği ve değerleri dengelemek için.

Bize yapılanlar ve hissettiklerimiz kırmızı balığın nehirde yüzüşü kadar mükemmel bir ahenk ve denge içinde. Onlar bunu yaparken, biz bunu hissederken mükemmeliz..

Şu an her şey tam da olması gerektiği gibi. Elimizden alınanlar, bize gelecek olanların teminatı. Verdiklerimiz alacaklarımızın peşinde, yapılan haksızlıklar hakkını aramaya gitti, ağladıklarımız, gerçek ve yürekten gelen göz yaşları, bir akşam üstü serinlikte ayaklarımızı sokacağımız nehirin sularını besliyor.

Dans eden yunusların gülümsemeleri şahittir ki; yüreğin kötülükleri beslemediği sürece aydınlığa ve okyanusların serinliğine kavuşacaksın. Tam da olması gerektiği gibi, olduğu ve olacağı gibi..

Gitmem gerek sevgili okuyucu, bulutlar böceğin üzerinden ilerlemiş, çakıl taşları denizde sekmiş, yüreğime kırmızı balık çırpınışında bir kabulleniş oturmuş, göz yaşlarım akıyor çok uzaklardaki nehire..

Ve işim gücüm yüreğimi gün aşırı okyanus suyuyla yıkamak, aklımı şelalere vermek..

Balıkla ve böcekle.. 

Fransa

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir