Hayatı Sadeleştirmek İçin Derle, Topla, Rahatla

Merhaba Sevgili Okuyucu;

DSC_0691

Sadeleşmek;  gereksiz fazlalık ve gösterişten kurtulmak, net, yalın ve zarif bir şekilde, en kendin olabildiğin durumdur. Ayrıca çok yönlü anlamlar içerir ki; insan sahip olduğu eşyaları, kıyafetleri, sözleri, düşünceleri ve insanları ne kadar sadeleştirirse o kadar huzurlu ve kendinden emin olur, bütün ve bir olur. İşte, bu düşüncelere hayran biri olarak kitabın reklamını gördüğümde  başlığındaki kelimeler önce aklıma girdi, sonra koluma girdi ve bulana kadar kitapçıları gezdirdi.

Bu kitabı okuyan herkes kendi içinde bulunduğu sadelik ve düzen durumuna göre farklı tepkiler verecek ve farklı deneyimler yaşayacaktır. Burada benim hayat dürbünümden kitabın bir tadımlık sunumu yapacağım.

Yazar, Marie Kondo’nun işi; insanların evlerini toplamalarını ve düzenlemelerini sağlamak. Hatta bu konuda seminerler veren ve insanların evlerini tek tek gezen uluslar arası tanınan bir uzman. Kitabı okurken daha şaşıracağınız çok farklı düşünceler olacak. Yazar; daha küçük yaşlardayken saatlerini, evi toplamak için yöntemler geliştirmekle, okulda dağınık odalara gizlice girerek düzenleme yaparak geçirmekteymiş. Ne ilginç değil mi, bizim gülüp geçeceğimiz bir konu, yazarın hayatını kazanmasını sağlıyor, hatta bizi hayran bırakıyor; çünkü seviyor, sevdiği işi tutkuyla yapıyor ve hayatını bunun üzerinden kazanabiliyor.

Kitabın öncelikle, üstünü, altını çizerek, bazen şefkatle, bazen tekme tokat size iletmek istediği fikir; “evinizde fazlalık olan ne varsa atın”. Fakat bu her gün attığımız çöpten ya da çamaşır suyu değdiği için atmak zorunda kaldığımız etekten çok daha öte anlam içeriyor. Tüm evi tek tek gezin ve sırasıyla kıyafetler, kitaplar, kağıtlar, muhtelif eşyalar ve duygusal bağ kurduğunuz eşyaları birer başık altında, her defasında sadece bir grubu ele alarak ve o gruba ait tüm eşyaları elinize alarak, “gerçekten sana ihtiyacım var mı” sorusunu sormayı içeriyor. Tüm eşyaları bir kerede bitirip toparlama işinin aslında sadece bir kez yapıldığını, ev sadeleştikten sonra kendiliğinden düzene girdiğini söylüyor. Atma işlemi çoğu zaman sıkıntılı oluyor ve aslında gerçekten ihtiyaç duymadığımız onca eşya ve kırıntıyla karma içinde, bir hayat yaşıyoruz. Fakat atmaya başlayınca azalmanın verdiği garip mutluluğun, aynı alış veriş yaparken hissettiğimize benzemesi biraz ilginiç. Sanırım açılan yer olmadan yeni şeyler satın almak, bedenlerimizde gereksiz yere aldığımız kilolara benziyor. Aslında, hayatta her hareketimiz bir başkasıyla başka bir şeklide ucundan uyuşuyor.

Kitapta en çok ilgimi çeken ayrıtılardan biri eşyaların da bir ruhu olduğunu ve onlarla iletişim kurmamız, bize yardımları için teşekkür etmemiz ve ayrılırken de vedalaşmamız gerektiği üzerine söyledikleri oldu. Her şey madem bir enerji, o zaman hayatımızda her gün yeri olan ama sessiz eşyalarımızın ruhu olduğunu, tam da sadeleşmeye karar verdiğimizde hatırlamalı. Yazar; toplamak, evimize bizim için bütün yaptıklarına karşılık şükranlarımızı ifade etme fırsatıdır, insanların eşyaları ve yaşadıkları ev arasındaki dengeyi yeniden kurma eylemidir demiş. Ne güzel söylemiş..

Bence varlığımız kafamızdaki düşüncelerden, çantamızdaki eşyalara, arabamıza, evimizdeki mobilyalara, kitaplığımızdaki kitaplara, dolapların içindekilere kadar her şeyle bir bütün. Şunu kendi deneyimlerime göre açıkça söyleyebilirim ki; kafanızın ne kadar karışık veya net olduğunuzu görmek istiyorsanız evdeki ilk üç çekmeceyi açıp bakın. Bu durumda kafamızı, bedenimizi, düşüncelerimizi, hislerimizi sadeleştirmek, azalmak ve durulmak için elimize aldığımız çöp poşetlerini doldurarak işe başlıyoruz. Ben sayfaları bir fener gibi açarak dolaplarımın içini aydınlattım, ışığı ihtiyacım olan tarafa tuttum.  Uzun zamandır kıyamadığım ama aynı zamanda kullanmadığım bir çok eşyadan kurtuldum. Bir eşyayı atmaya çalışırken yaşadığım tereddütün, alış veriş yaparken almak istediğim eşya ile ilgili yaşadığıma çok benzer olması bana oldukça fazla şey anlattı. Ayrıca eve girince ilk evimi selamlamaya ve girişteki kutuya çantamın içindekileri boşaltmaya başladım. Bu; eşyalarımı kayıp eşyalar ülkesine gitmeden el koyabilmeyi sağladı. Bunlarla beraber çekmece, dolap düzenlerken her ne olursa daima dik yerleştirmek ve kıyafetleri olabildiğince çok katlayarak küçültmeyi uyguladığım ve memnun kaldığım öneriler oldu. Böylece eşyalar daha az alan kapladı ve bakınca daha net bir görüntü oluştu. Evinizde ne kadar az eşya olduğunu düşünürseniz düşünün en az bir kaç çöp torbasını doldurmadığınız sürece bir ilerleme kaydetmemişsiniz demektir.

Yazar kitapta; evi her gün toplamanın, temizlemenin aslında ihtiyacımız olan şey olmadığını, eşyaları azaltarak toptan çözüm getirdiğimizi söylüoyr. Hatta, atmak biriktirmekten daha iyidir diyor. Sanırım, fazla eşyalardan kurtulduğumuzda, eskisinden daha temiz ve derli toplu bir eve kavuşacağız. Bu da her gün evi toparlamak için harcadığımız zamanı en aza indirgeyecek.

En önemlisi, evimizin içinde biriktirdiğimiz eşyaların enerjisini üzerimizden atıp, zihinsel bir rahatlamaya kavuşacağız. Kitabı okuyanlar, bir gün ihtiyaç duyarsam diye sakladığımız, alıp atmaya kıyamadığımız, hediye gelen ve kullanılmayı uzun zamandır bekleyen eşyalar, kağıt topları, renk renk kalem yığınları, her kış giyerim diye beklettiğimiz montlar, evelki yıldan kalan hiç açılmamış kremler, mutfakta kalabalık yapan tabak, çanaklar ve daha nice eşyaya bir kez daha bakıp vedalaşma çağrısına kayıtsız kalamayacak..

Yalnız kitabı okurken yokluğunu en çok hissettiğim şey fotoğraflar oldu. Katlama, yerleştirme şekillerini ve motive etmek için atılan eşyaların koyulması çok etkili olabilirdi. Ayrıca atılan eşyaların ayrıştırılıp geri dönüşüme götürülmesini sadece bir iki cümle ile bahsetmek yerine bir bölüm ayırabilirdi. Sonuçta hiç bir şey yok olmaz, sadece bulunduğu yer değişir ve eşyaların nereye gittiği çok önemlidir.

Sevgili okuyucu; fiziksel sadeşleşme zihninde yankı bulacak, evine baktığında kendi yansımanı göreceksin, evde sadece en ihtiyaç duyduklarını saklamayı öğrenince, daha az alışveriş yapacaksın. Bu zihniyete sahip olunca doğduğundan beri evin olan bedeninden de fazla ağırlıkları atmak isteyecek, bedenini beslemek için de yeteri kadar ve ihtiyaç duyduğun kadar besin tercih edeceksin.  Sen farkında olmasan bile, artık sana fazla gelen insanlar da bu süreçle birlikte senden uzaklaşacak.

Sevgili okuyucu, unutma; atarak sadeleşecek ve umursamayarak özgürleşeceksin . Pırıl pırıl kahkahalarla, temiz bir zihinle kalman dileklerimle…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir