Pi (Üçlemenin Son Kitabı)

Merhaba Sevgili okuyucu;

Sıra pi’ye geldi. Kitabı elime aldığımda ilk düşüncelerim; üç kitabı birden okuyan bir kişinin hayattan toplam kaç saatini bu kitap serisi için tüketeceği oldu. Yazar, kendisine çok güveniyor olmalıydı, insanlardan saatler alacak ve karşılığında buna değecek deneyimler verecekti. Sonra kitabın en arka sayfasını okuyunca yazarın kitaplar hakkında yaptığı itirafı ile karşılaştım. Yazar; ilk iki kitabı sırf “pi” okunsun diye yazmış. Aslında süslü cümleler, etkileyici karakterler, Pi’ye okuyucuları ulaştırmak için yazılmış parıltılı bir yolmuş. Asıl söyleyecekleri “pi” deymiş. Ardından karakterleri tek tek açıklama gereği duymuş böylece bir de okuyucunun görevini üstlemiş.

IMG_20150824_191418

Okuyucular; içinde, hayatın anlamı ve anlamdırılması gizlenmiş şekerli satırların peşinde cümle cümle koştururken yazar; ara ara bekledikleri şekeri dağıtır okuyucuya. Okuyucu; aradığı cümleyi bulunca ağzına atar ve harfleri tek tek emer. Ağzında aradığını bulmanın tadı, yüzlerce sayfada cümleleri kazımaya devam eder.. Yol uzundur, beklenti büyük..Karakterleri yukarıdan görünmez iplerle oynatırken biz de başımızı onlarla beraber bir o yana bir bu yana döndürüz. Pi aklımızın iplerini çekiştirir..

“Pi” aslında ince bir “ip”tir. Parmağını hedef aldıklarına doğrultur ve korkusuzca din hakkında konuşur, elinde odunla siyasetçilerin üzerine yürür, bilimi ve sanatı ellerinin arasına alır ve onları kırılmasından korkarmış gibi korur, cinsellik içeren cümleleri boy boy basar kitabın içine cesurca ve biyolojiden kimyaya kadar uzartır ipin ucunu. Sanki aklından fikirleri iplik iplik akıtmış, örmüştür incecik ipi. Dokunduğu keskin uçlar inceltir pi’yi. İpin üzerinde yürüyenleri eleyerek gerilir satır satır.

IMG_20150824_191603

Son kitapta diğer kitaplarda peşinden sürüklendiğimiz güzellik tanrıçasını arar gözümüz karakterlerin arasında. Fakat yoktur! Yerine bir figüran çıkar arkalardan sahneye doğru emin adımlarla yürür; yalındır, akıllıdır, iyidir, samimidir. Işıksızlıktan doğar, karanlıkta parlar, kitabı sağlamlığıyla ele geçirir, sırtlanır götürür ve harf harf yükselir. İşte der alt satırlarda yazar; güzellik budur, bunun peşinden koşun..

Hepimiz hayatlarımıza dalıp gitmiş, robot gibi aynı işleri yapar dururken, yazar; hiç üşenmeden yüzlerce sayfaya basarak yukarı çıkar ve hepimizin ansızın fotografını çeker. Sonra fotografı parça parça bize gösterir. İşte bu sensin, diye haykırır yüzümüze!

Zaman zaman yemeği çeşitli baharatlarla tatlandırır gibi müzik önerileri verir, kitabın lezzetini ayarlar ve sorar “İnsan dengelendiğinde Tanrı’nın sureti değil miydi?”

IMG_20150824_191309

Elinde bir fenerle birey olmak, kendin olmak, sınırlarını bulmak gibi kıyı köşe kalmış taraflara ışık tutar. Bu düzene vurulacak bir darbenin ancak elektrikten, doğalgazdan, benzinden bağımsız yaşamayı öğrenince yapılabiceğini bir darbe etkisiyle yüzümüze çarparak piyasalara sunar.

Bu kitabı bana soracak olursanız iyi yürekli bir kitap derim. Nükleer enerji, yenilenebilir enerji, cesaret, doğruluk, sağlık gibi konular hakkında yazan bir kitap ancak önerilebilir olur. Yine de gözlerimi kapatıp üç kitabın sadece bir kitap olduğunu hayal ediyorum; köşelerde beklemeden, tuzaksız, yoğunlaştırılmış, oyalanmadan, doğrudan, kaybolmadan, bir nefeste olsaydı… Ne iyi olurdu diyorum..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir